
Bağdat Caddesi Tarihçesi
Bağdat Caddesi, diğer ismi ile yalnızca ”Cadde”, İstanbul’un Anadolu yakasında bulunan ve Kadıköy’e bağlı en popüler yerlerindendir. Bağdat Caddesi’nin tarihi Bizans elindeki İstanbul’a yani Konstantinopolis’e kadar uzanıyor.
Bununla beraber, Bağdat Caddesi Osmanlı hâkimiyetinde de önemli bir yer tutmuş. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra bile uzun bir süre boyunca, İstanbulluların plaj kültüründe kendi yerini bulan Bağdat Caddesi, hep önemli ve göz önündeki bir mesken olmuş. İşte Bağdat Caddesi'nin bilinmeyen hikayesi:

Bağdat Caddesi'nin
Adı Nereden Geliyor?
Osmanlı ordusu, Anadolu üzerinden sefere çıkacağı zamanlar Padişah, Üsküdar üzerinden Ayrılıkçeşmesi’ne gelir ve Haydarpaşa Çayırında sefer hazırlıklarını tamamlamış olan ordusuyla yola çıkardı. Kâbe’ye gidecek Hac kafileleri de aynı yolu takip ederlerdi. Üsküdar Ayrılıkçeşmesi arasındaki yola Tören Yolu da denirdi.
Ayrılıkçeşmesi’nden sonraki yol 1638 yılında IV. Murad’ın Bağdat seferine çıkışından itibaren Bağdat Yolu ismini aldı.

Eski Bağdat Caddesi yolu bugün Cadde olarak bilinen yere paralel, daha kısa bir caddedir, Bostancı’da tren yolunun altından diğer tarafa geçtikten sonra hemen sağa sapar ve tren yolu kenarından devam eder.
Küçükyalı İstasyonu'nun yanından minibüs caddesine kadar çıkar. Minibüs Caddesi yok iken kullanılan bu kısa mesafe esas Bağdat Yolu’na yanı Eski Bağdat Caddesi’ne aittir. Tabelasında da Eski Bağdat Yolu yazar. Daha sonra yol, tren yolunun altından Minibüs Caddesi’ne bağlanmıştır.
1851’de Şirket-i Hayriye kuruldu ve Anadolu’ya yapılan vapur seferleri İstanbulluları bu yakaya yerleşmeye heveslendirdi.
Yolda Selamiçeşme, Çatalçeşme ve II. Mahmud Çeşmesi gibi namazgâhlı çeşmelerin bulunması bu noktaların mola, toplanma ve kafileye katılma yerleri olarak kullanıldığını belli ediyor. Bağdat Caddesi, ismen 1934’e kadar Pendik’e kadar uzanıyordu Tarihi adı Bağdat Yolu olan yola Bağdat Caddesi ismi 1934 yılında Pendik’e kadar olan kısım dahil olacak şekilde konulmuştur.
Bugün ise Bağdat Caddesi Cevizli’ye kadardır. Ancak Bağdat Caddesi olarak ünlenmiş olan kısım, caddenin Kızıltoprak ve Bostancı arasındaki altı kilometrelik bölümüdür.

Daha sonra 1872’de Haydarpaşa’dan Pendik’e kadar ray döşendi ve tren çalışmaya başladı. Trenden sonra yeni yerleşenler oldu.
Bu tarihlere kadar arazi denebilecek Bağdat Caddesi, etrafında tek tük evler görülüyordu. Ancak buradaki esas yerleşimci akımı 1800’lerin sonlarından itibaren başladı. Bugün bu köşklerden birçoğu hala ayaktadır ve muhitin çevresinde görülebilir. Her yerde olduğu gibi onların ardından ticaretle uğraşan kesim de burada yaşamaya başladı.

1930’larda alafranga eğlence popüler hale gelmiş, insanlar Mühürdar’da, Belvü’de açılan gazinolardaki ve Kalamış Todori Meyhanesi’nin bahçesindeki dans pistlerine gitmeye başlamışlardı. Daha sonra Moda’ya da giden insanlar artık deniz kıyılarındaki mekanlarda ve plajlarda vakit geçirmeye başlamışlardı.
1930’lardan itibaren Cadde’ye yapılan Kadıköy-Bostancı tramvayı, gidiş geliş iki hat olarak çalışıyordu. Ulaşım kolaylığı çevreyi yaşanılabilir hale getirmekle kalmayıp, çevreden birçok insanın yerleştiği popüler bir mekan yapıyordu. 1930’larda Kadıköy Çarşı, Yeldeğirmeni ve Moda’daki yerleşimler de sayfiye ağırlıklıydı. Dolayısıyla Kızıltoprak sonrasındaki Cadde ve çevresi de sayfiye olarak kullanılıyordu.

1950’lerde çevreye üç katlı imarın gelmesi eski köşklerin yanı sıra yenilerinin yapılmasına da yeşil ışık verdi. Daha sonraki yıllarda imar durumu dört hatta beş kata çıkarıldı. Bağdat Caddesi 1960’larda nam kazandı ve Kadıköylülerin piyasa yeri olmaya başladı.
Buranın 1960’larda nam salmasının sebebi ise yüzlerce yıllık hikâyesi, buram buram tarih kokan köşkleri ve yeni inşa edilen apartmanları oldu. Yeni yapılan apartmanlar buraya özel oldu ve Cadde’nin ün kazanmasında çok büyük katkıda bulundu. 1965 yılında çıkan Kat Mülkiyeti Kanunu ile Kadıköy’de de kat karşılığı inşaatçılık başladı. 1966 yılında maalesef Bağdat Caddesi’nden tramvay kaldırıldı.

1970’lerde Bağdat Caddesi hızla eski köşklerin yıkılıp yeni apartmanların yapıldığı bir döneme girdi. 1980’lerde yapılaşma büyük revaçta idi. Sahiller dolduruldu ve güzelim yalıların önüne yollar yapıldı. Sonrasında ise, çevre sayfiye ve yazlık özelliğini kaybetti. Aynı yıllarda caddenin trafiği tek istikametli hale getirildi.

1990’larda ise Cadde’nin revaçta olan yerleri Şaşkınbakkal ve Caddebostan arasındaki kısımdı. Halkın çokça zaman geçirdiği kafeler ve pastaneler de bu arada bulunuyordu. Caddebostan’dan sonra Göztepe’ye kadar ortalık daha tenha ve Göztepe’den sonra oldukça sakindi.

Diğer istikamette ise Şaşkınbakkal’dan Suadiye’ye ve Suadiye’den Bostancı’ya kadar aynı durum söz konusu idi. O yıllarda en kalabalık kısım olan Şaşkınbakkal ve Caddebostan arasındaki binaların zemin katları da bugünün aksine dükkan değil konuttu. 2000’ler Bağdat Caddesi’nin ”Cadde” adıyla anıldığı, kafeler ve restoranlarla dolduğu yıllar oldu.

2010’lu yıllarda ise 1999 depremine önlem olarak Kentsel Dönüşüm düşünülerek Cadde’deki binalar tek tek yıkıldı ve zamanla yerlerine yenileri inşa edildi. Geçmişiyle, geleceğiyle yahut günümüzdeki haliyle hala İstanbul’un en güzide ve popüler bölgelerinden birisidir Bağdat Caddesi...
Kaynak: Yazar Arif Atılgan
